ŞİİR VE BEN
Bir sözün nasıl söylendiğinden çok; söylenen sözün ne -olduğu,o sözle ne denli iç içe olunduğunu okuyucuya sezdirme önemlidir bence. Edebi sanatlarla yüklü dizeler yerine duygularını olduğu gibi aktarmak oldu benim için şiir.Nasıl duyuyorsan öyle söylemek …. Güzel söylemek kaygısıyla dizelere esir olmak , -benimsediğim bir anlayış değil.Okuyucu : ‘’ Bu şiir beni anlatıyor, benim acılarım, benim özlemim ‘’ diyorsa o gerçek şiirdir bence. Edebiyatta ‘’ Toplum için sanat’’ diye adlandırılan anlayış bu olsa gerek.
Güzel sözcükler seçme ,o sözcükleri yerli yerinde kullanma, sanat ehliolanları mutlu eder.Duygu ve düşüncelerini belli bir ölçü ve ses düzenine uyma zorunluluğuyla yansıtmanın kolay olmadığını biliyorum. Ben de şiirlerimde ‘’ Seni gün boyu bekledim ‘’ demek yerine, ‘’ Seni her saat başı bir saat bekledim ‘’ derken (aynı şeyi söylemekle beraber ) daha güzel bir etki yarattığını biliyorum.
Bir güzeli benzetmelerle ,edebi sanatlarla,soyut anlatmalarla bezemek yerine ; çeşme yolunda sevgilisiyle karşılaşınca yanakları kızaran köylü kızını anlatmak daha hoş geliyor bana. Şiir; insanın günlük acısını,beklediği yere gelmeyen sevgiliye kızgınlığı,sevgi -kızgınlığıyla yakıp yıkılan yerleri anlatsın istiyorum.
Aşkın yıkıcılığını ,özlemin yakıcılığını,yalnızlığı yaşamışsanız etkili anlatırsınız.Recaizade Mahmut Ekrem’in oğlunu kaybetmesi ‘’AH NİJAD ‘’şiirini ;Fatma’nın ölümü ^’’ MAKBER ‘’ i ölümsüz kılmıştır. Bekar odamda gece tıkırtılarıyla rahatsız eden, ama bir gece kapana birlikte yakalanan o çift minik farelere yazdığım şiiri,masa üstün-deyken bozan yağmur damlaları olmasaydı ‘’ SENİ YAĞMUR BOZDU ‘’ şiirini düşünemezdim.
‘’ Şiirlerim büyük sanat eseridir ‘’ gibi bir düşüncem yok. Ancak ben o şiirlerdeyim. Birçok okuyucunun o şiirlerde kendini bulacağını, okurken o dizelerde yaşayacağını sanıyorum…